Osmanlı İmparatorluğu veya Osmanlı Devleti; 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar varlığını sürdürmüş, Doğu Avrupa, Güney Batı Asya ve Kuzey Afrika’ya kadar topraklarını genişletmiş ve 16. yüzyılda dünyanın en güçlü imparatorluğu halini almıştır. En geniş sınırlarına 1683 yılında ulaşmıştır (5.200.000 km).
Devletin kurucusu ve Osmanlı Hanedanı’nın atası olan Osman Gazi, Oğuz Türklerindendir. Devlet, Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde kurulmuştur. Osmanlı Devleti’nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkması yaygın kabule göre 1299 yılında olmuştur. Ancak Prof. Dr. Halil İnalcık ve bazı diğer akademisyenler, Osmanlı Devleti’nin 1299’da Söğüt’te değil 1302’de Yalova’da Bizans’a karşı yaptığı Koyunhisar Muharebesi sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia ederler.
İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’nu yıkmış, bazı tarihçilere göre bu Yeni Çağ’ı başlatan olay olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda üç kıtaya yayılmış ve Balkanlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın büyük bölümünü egemenliği altına almıştır. Ülkenin sınırları batıda Cebelitarık Boğazı ve 1553’te Fas kıyılarına, doğuda Hazar Denizi ve Basra Körfezi’ne, kuzeyde Avusturya, Macaristan ve Ukrayna’nın bir bölümüne ve güneyde Sudan, Eritre, Somali ve Yemen’e uzanmaktaydı.
Osmanlı İmparatorluğu 29 eyaletten ve özerklik tanınmış olan Boğdan, Erdel ve Eflak prensliklerinden oluşmaktaydı. Devlet zaman zaman denizaşırı topraklarda da söz sahibi olmuştur. Atlantik Okyanusu’ndaki kısa süreli toprak kazanımları Lanzarote (1585), Madeira (1617), Vestmannaeyjar (1627) ve Lundy (1655) bu duruma örnek olarak gösterilebilir.
Devlet altı yüzyıl boyunca Doğu dünyası ile Batı dünyası arasında bir köprü işlevi görmüştür. Hâkimiyeti altında bulunan topraklarda yaşayan halklar zaman zaman, toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır. Genel olarak din, dil ve ırk ayrımından uzak durduğu için yüzyıllarca birçok devleti ve milleti hakimiyeti altında tutmayı başarmıştır. Osmanlı İmparatorluğu, eski Türk örf ve adetlerinin ve İslam kültürünün yükümlülüklerinin doğrultusunda bir yönetim şekli belirlemiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi yapısında ve hukuk kurallarının oluşumunda İslam dininin belirleyici bir rol oynaması, Osmanlı İmparatorluğu’nun “İslam devleti”, dolayısıyla bir “din devleti” olarak nitelenmesine neden olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu dönemi bazı tarih uzmanlarınca Osmanlı Hanedanı’nın ve saray erkanının, Rum kadınlarla ve diğer Slav Hristiyan halklardan (Sırplar, Bulgarlar, Arnavutlar gibi) kadınlarla evlilik yapması, iskan politikası sebebiyle devşirilen Hıristiyan çocukların Türk-İslam örf ve gelenekleri ile yetiştirilip yeniçeri ordusuna ve devlet kurumlarına alınmasıyla beraber, Türk tarihinin Roma-Doğu Roma tarihi ile kaynaştığı dönem olarak görülür. Arnold Joseph Toynbee gibi bazı tarihçiler Türkiye’nin tek ardıl devlet sayılması gerektiğini savunurlar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi 3 Mart 1924’te Osmanlı Hanedanı’nın Türkiye’den sürgün edilmesi kararını aldı. Günümüzde hanedan ile soy bağı olanların bir kısmı Türkiye’de, bir kısmı ise yurt dışında değişik ülkelerde yaşamaktadır. 2009’dan 7 Ocak 2017’deki ölümüne dek Osmanlı Hanedanı’nın başı ve Osmanlı tahtının sahibi Abdülmecid Efendi’nin büyük torunu Bayezid Osman’dı. Hanedanın şu anki lideri Dündar Osmanoğlu’dur.