Halk edebiyatı, yazı dili olmayan toplumların kültürlerini aktardığı sözlü birikim olup gelişen toplumlarda yazılı edebiyat ile birlikte günümüzde de varlığını devam ettiren bir edebiyat türüdür. Bu edebiyat türüne halk türküsü, halk öyküsü, söylenceler, atasözleri ve bilmeceler örnek verilebilir.
Türk Halk Edebiyatı ise Türklerin İslam’ı kabulünden önce genellikle öğrenim görmemiş köylü, kasabalı veyahut kentliler ile halktan kopmamış zümreler arasında gelişmeye başlamış, İslam’ın kabulüyle birlikte din, tasavvuf, tarikatlar ve Divan Edebiyatı’nın da etkisiyle değişikliğe uğramıştır.
İslam’ı kabulünden önce Türklerin yaşamlarında yöneten ve yönetilenler arasında anlayış, düşünce ve idealler bakımından büyük farklılıklar yoktu ve zamanın ozanlarının sazla çalarak söyledikleri aşk ve doğa şiirleri, destan ve sagular bütün Türklerin duygularına seslenirken, İslamiyet’in kabulünden sonra bu birlik bozulmaya başlamış, kentlerde kurulan medreselerde yetişen insanlar kendilerini halktan ayrı bir konumda görmeye başlamıştır. Böylelikle yönetim, siyaset ve askerlik alanındaki etkinlikleri nedeniyle bazen özel bir devlet koruması olan sınıf ortaya çıkmıştır. Divan Edebiyatı bu kişilerin duygu ve düşüncelerini, ideallerini, Halk Edebiyatı ise adı üzerinde halkın duygu ve düşüncelerini, ideallerini yansıtır.
Türk Halk Edebiyatı’nın ilk Gerçek örnekleri Karahanlılar Döneminde ortaya çıkmış; Kaşgarlı Mahmud’un “Divan-ı Lühati’t Türk” adlı, atasözleride içeren eserindeki manzum örnekler Türk Halk Şiirinin temel yazım biçimi olan dörtlüklerle söylenmiş ve genellikle yedi, sekiz ve on ikili hece ölçüleriyle düzenlenmiştir. Yine bu dönemde oluşan “Satuk Buğra Destanı” ve 11-12. yüzyıllarda Türkistan’da doğduğu sanılan eski Türk destanlarından izler taşıyan “Manas Destanı” bu dönem halk edebiyatının önemli eserleridir.
Ancak gerçek anlamda halk edebiyatının yerleşmesi 2. Meşrutiyet’in ilanından sonra gerçekleşmiş ve halk geleneklerinin ürünü olan bu yapıtlar bundan sonra “Halk Edebiyatı” adıyla anılmaya başlamıştır.
Genel Özellikleri
- Şiirler genellikçe saz eşliğinde, herhangi bir ön hazırlık olmadan, aşıklar tarafından söylenir. Bu sebeple şiirlerde derin bir anlam ve kusursuz bir anlatım beklenmez.
- Derin anlamlar içerebilen Divan Edebiyatı’nda aruz ölçüsü kullanılırken, burada hece ölçüsü kullanılır.
- Daha çok şiir alanında gelişmiş, düz yazı örnekleri pek fazla gelişmemiştir.
- Türkü ve ninnilerde üçlü, beşli söyleyişler görülebilirken nazım birimi genellikle dörtlüktür.
- Şiirler hazırlıksız söylendiğinden daha çok yarım kafiye ve redif kullanılmıştır.
- Aşık edebiyatında aşk, ölüm, hasret ve ayrılık, doğa sevgisi, yiğitlik ve zamandan şikayet gibi konular işlenirken Tekke edebiyatında ise konu din ve tasavvuftur.
- Söyleyişlerde doğa ile iç içe olmaktan kaynaklanan bir gerçeklik hakimdir.
- Halk şairlerinin hayat hikâyeleri ve şiirleri cönk adı verilen eserlerde buluşur.
Halk Edebiyatında Vezin (Ölçü)
Türk Halk Edebiyatı yazımında hece ölçüsü kullanılır. Hece, en az tek bir sesli harften ya da bu sesli harfin başına ya da sonuna gelen bir ya da birden çok sessiz harften oluşan ses öbeğidir; o, ot, bir, iki, kalk, git gibi. Hece ölçüsü ise şiirde mısraların hece sayılarının eşit olmasına dayanan ölçüdür.
Bu va tan top ra ğın/ ka ra bağ rın da => 6+5=11
Sı ra dağ lar gi bi/du ran la rın dır => 6+5=11
Bir ta rih bo yun ca/o nun uğ run da => 6+5=11
Ken di ni ta ri he/ ve ren le rin dir =>6+5=11
Bu şiirde 11’li hece ölçüsü kullanılmıştır.
Halk Edebiyatı Türleri
- Düzyazı Türleri
- Destan
- Masal
- Kahramanlık öyküleri
- Hikaye
- Evliya menkıbesi
- Halk öyküsü
- Fıkra
- Atasözü
- Deyim
- Nazım Şekilleri
- Koşma
- Türkü
- Taşlama
- Tekerleme
- Mani
- Deyiş
- Ninni
- Ağıt
- İlahi
- Semai
- Varsağı
- Selis
- Ayin
- Tapuğ
- Cumhur
- Hikmet
- Devriye
- Şathiye
- Tevhid
- Nutuk
- Deme
- Duvaz
- Güzelleme
- Horyat
- Kalenderî
- Kavuştak
- Koçaklama
- Halk şarkısı