Doksan üç Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) sonunda imzalanan barış antlaşmasıdır. Osmanlı-Rus Harbi, Türklerin genel olarak yenilmesiyle sonuçlandı. Ruslar batıdan Yeşilköy’e, doğudan Erzurum’a kadar geldiler. Osmanlı Devleti mütareke istedi. Rus orduları başkomutanı Nikolay barış esaslarının mütarekeyle birlikte görüşülmesi şartıyla bu isteği kabul etti. 3 Mart 1878’de Osmanlı Tarihinde benzeri görülmeyen, Osmanlı aleyhine ağır şartlar getiren Ayestafanos Antlaşması imzalandı.
Yirmi dokuz maddelik bu antlaşmaya göre;
- Batıda büyük bir Bulgaristan Prensliği kurulacak,
- Makedonya, Batı Trakya, bir Rus kuklası olarak düşünülen otonom bir prensliğe verilecek,
- Kars, Ardahan, Batum Rusya’ya verilecek,
- Karadağ ve Sırbistan’ın özerkliği kabul edilecek,
- Osmanlı Devleti bunlara ek olarak Rusya’ya 245 milyon Osmanlı altını savaş tazminatı verecekti.
Antlaşmaya göre Rumel’inde kesin kayıplar 237.298 km² toprak ve yaklaşık 8 milyon nüfus idi. İmtiyaz verilmiş Bulgaristan, Doğu Rumeli, Artvin, Tunus gibi yerler bu rakamların dışındadır.
Ayastefanos Antlaşması ile Rusların bölgede tamamen hakim bir konuma gelmeleri Batılı devletleri telaşlandırdı. Zira Rusların Bulgaristan yolu ile sıcak denizlere inmeleri, İngilizlerin Hindistan siyasetine ve Avusturya’nın Bosna-Hersek’i ilhakına set çekmiş olacaktı. İkinci Abdülhamid Hanın şahsi diplomasisi bu tepkileri çok iyi değerlendirdi. Kıbrıs’ın idaresini İngiltere’ye bırakmakla Berlin’de yeniden bir antlaşma yapmak için zemin hazırladı. Ayestefanos’un feci şartlarını hafifleten bu antlaşma ile Türkiye’nin Balkanlardaki hayatı bir süre daha uzadı.