Biruni, tam adıyla Abu Rayhan Muhammad ibn Ahmad al-Biruni, 973-1048 yılları arasında yaşamış olan Orta Asyalı ünlü bir İslam bilgini, matematikçi, astronom, fizikçi, tarihçi ve coğrafyacıdır. Farklı alanlarda derinlemesine çalışmalar yapmış ve eserler üretmiştir.
Biruni, Horasan bölgesinde doğdu ve bu bölge İslam Altın Çağı’nın önemli merkezlerinden biriydi. Onun en tanınmış eserlerinden biri “El-Kanun el-Mes’udi” adlı astronomi kitabıdır. Bu kitap, dönemin en güncel astronomi bilgilerini içerir ve gök cisimlerinin hareketlerini detaylı bir şekilde açıklar.
Yaşamı
Biruni, genç yaşlarda matematik, astronomi, fizik, tıp, coğrafya ve diğer birçok alanda eğitim aldı. Farsça, Arapça, Sanskritçe gibi birçok dili öğrendi ve bu dillerde eserler üretti. İslam dünyasının önemli öğrenme merkezlerinde eğitim aldıktan sonra seyahat etmeye başladı ve farklı medeniyetleri ve kültürleri incelemek amacıyla Hindistan’a gitti.
Biruni’nin en ünlü eser “El-Kanun el-Mes’udi” adlı astronomi kitabıdır. Bu eser, astronomi ve matematiğin o dönemdeki en güncel bilgilerini içerir. Ayrıca, “El-Esâr el-Bâkiye an’t-Takvim es-Seni el-Hâşiye” adlı eserinde coğrafya konularına da derinlemesine girdi.
Biruni, birçok alanı kapsayan yaklaşık 150 eser üretti. Bunlar arasında astronomi, matematik, tıp, coğrafya, antropoloji, tarih ve dilbilim gibi farklı konuları ele alan bulunmaktadır. Bu eserler, hem kendi dönemlerinde hem de sonraki yüzyıllarda bilim dünyasına büyük etkilerde bulundu.
1048 yılında Gazne’de hayata gözlerini kapayan Biruni, İslam Altın Çağı’nın en büyük bilim insanlarından biri olarak kabul edilir. Bilimsel çalışmaları ve çok yönlü ilgisi sayesinde hem doğu hem de batı dünyasında takdir edilen bir figür haline gelmiştir.
Çalışmaları
Biruni; matematik, geometri, astronomi, fizik, kimya, tıp, eczacılık, tarih, coğrafya, filoloji, etnoloji, jeoloji, dinler ve mezhepler tarihi gibi farklı alanlarda çalışmalar yaptı. Biruninin dıpa bilimleriyle ilgilenmesi, evrenin yapısı ve düzeninden Allah’a ulaşmak ve O’nu yüceltmek amacıylaydı. Eserlerinde çok defa Kur-ân Ayetlerine yer verir, bu ayetlerin çeşitli ilimler açısından yorumlanmasına çalışırdı. Kur-ân ayetlerinin tecellilerine olan hayranlığını her fırsatta ifade ederdi. İlmî kaynaklara dayanma, deney ve tecrübeyle kanıtlama şartını ilk defa kendisini ileri sürmüştü. Biruni;
- Daire içine çizilmiş 9 kenarlı düzgün poligonun bir kenarının uzunluğunu özgün bir yöntemle hesaplamış, pi sayısının hesabı üzerine çalışmış, sinüsler teoremini kendine özgü bir yöntemle ispatlamıştır.
- Trigonometriye sekant, kosekant ve kotanjant fonksiyonlarını eklemiştir.
- Gazne’de kıbleyi tam olarak tespit etmiş ve kıblenin tayini için matematiksel yöntem geliştirmiştir.
- Uzun uğraşlar sonunda yerin çapını ölçmeyi başarmıştır. Dünya’nın çapının ölçülmesiyle ilgili görüşü, günümüz matematik ölçülerine tam olarak uymaktadır. Avrupa’da buna “Biruni Kuralı” denmektedir.
- Isaac Newton ve Fransız Piscard’dan tam 700 yıl önce Pakistan’da yaptığı hesaplamalar sonucu; dünyanın yuvarlak olduğunu söylemiş ve ekvatoru 40.230 km olarak hesaplamıştır.
- Batlamyus ve Aristoteles’in kuramlarını reddederek dünyanın durağan değil, dönen bir kütle olduğunu ileri sürmüştür.
- Dünya dönüyorsa ağaçlar, taşlar vb. yerlerinden niye fırlamıyor diye soranlara; “Bu dünyanın dönmesi olayını çürütmez. Çünkü herşey dünyanın merkezine düşüyor. Bu da gösterir ki, merkezde bir çekicilik vardır ve bu yer çekimi, yeryüzündeki nesnelerin dışarı fırmalalarına mani olmaktadır” cevabını vermiştir.
- Yunan ve Hint tıbbını inceleyen Biruni, Sultan Mesud’un gözünü tedavi etmiştir. Otların hangisinin hangi rahatsızlıklara iyi geldiğini bilirdi. Ayrıca ilaçların yan etkilerinden bahsetmiştir.
- Ümit Burnu’nun varlığından söz etmiş, Kuzey Asya ve Kuzey Avrupa’dan kapsamlı bilgiler vermiştir.
- Karaların kuzeye doğru hareket halinde olduğunu söylemiştir.
- Botanikle ilgilenmiş, geometriyi botaniğe uygulamıştır.
- Gazneli Mahmud, Sebüktekin ve Harezm’in tarihlerini yazmıştır.
- Dinler tarihi ile ilgili çalışmaları olmuş, felsefeyle ilgilenmiştir. Biruni, her konuyu direkt olarak Allah’a bağlardı. Doğa olaylarından bahsederken gerçek Sahip’in Allah olduğunu ve kontrolün de O’na ait olduğunu söylemiştir. Felsefe alanındaki çalışmalarında daima İslam düşüncesini benimsemiştir. Evrenin “ezelden beri var olmadığını” Allah’ın varlığına gereksinimi olduğunu söylemiştir.
Kaynak ve ileri okuma için;