Coğrafya kelimesi köken olarak Latinceden gelir ve “geo (Latincede yer)” ile “graphien (yine Latincede tasvir)” terimlerinin bir araya gelmesiyle türetilmiştir. Terimin Türkçesi ise yer çizim ya da yer tasviridir. Bir bilim olarak coğrafya ise; yerin yüzünü, okyanusları, çevre, ekosistemler ve insanlar ile çevreleri arasındaki etkileşimi inceleyen bilim dalıdır.

Terimin ilk kez M.Ö. 3. yüzyılda Eski Mısır’ın İskenderiye kentinde yaşamış Erastosthenes tarafından geographica ya da geographein biçiminde kullandığı kabul edilir.

Tarihçe

İlk çağ

Diğer bilimlerin de ortaya çıkışı gibi, coğrafya biliminin de ihtiyaç sebebiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir; Eski Mısır Uygarlığında verimli toprakların nerede olduğu ve nasıl kullanılacağı gibi sorular, her yıl gerçekleşen sellerin sebeplerini bulup zararlarını en aza indirmek için arayışlar içerisine girmişlerdir.

Dönemin göçebe yaşayan toplulukları ise su kaynaklarını, yerleşim yerleri ve yeni yerlere gidebilmek için gereken yolları bulabilmek için haritalar yapmışlardır. Eski Yunanlılar ise verimli alanların azlığından dolayı denizcilik ile ilgilenmiş ve haritacılığı geliştirmişlerdir.

İlk çalışmalar

Miletoslu Hekataios’un M.Ö. 500 yılında Mısır ve diğer pek çok ülkeyi gezerek yazdığı “Dünyanın Etrafında” adlı kitabı, yazılı ilk coğrafya yapıtı olarak kabul edilir. Ayrıca Batlamyus “Coğrafi Yer Adları Kılavuzu” adını verdiği kitabında harita yapım yöntemlerinden bahsetmiş ve bu alanda coğrafyaya katkıda bulunmuştur.

Eratosthenes, Surlu Marinus ve Batlamyus bugün kullandığımız paralel ve meridyelerden oluşan haritalama düzeninin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Yazdıkları notlar Geographica adlı eserde toplamış, eser daha sonra coğrafya biliminin adı olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Herodotos, Avrupa’dan Hindistan’a kadar uzanan geniş bir alanı gezmiş; bu alanların tarihi ve coğrafi niteliklerini dokuz ciltlik Herodot Tarihi adlı kitabında toplamıştır. Yine aynı dönemlerde matematikçi olan Tales dünyanın şekliyle ilgili çalışmalar yapmıştır.

İklimle ilgili ilk sınıflandırma çalışmalarını Aristo başlatmış, Eratosthenes bölgesel coğrafya alanında çalışmış, dünyanın çevresini günümüz hesaplarına çok yakın olarak hesaplamıştır.

Amasyalı bir gezgin olan Strabon’un gezdiği yerler hakkında bilgi verdiği 17 17 ciltlik Geographika (Coğrafya) kitabının önemli kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. Kitapta Ekonomik coğrafya, Matematik Coğrafya, Fiziki coğrafya ve Jeopolitik konuları işlenmiştir.

Matematiksel coğrafyanın kurucusu sayılan Batlamyus, Geographica Hyphegesis kitabında gezegenler ile o günün koşullarında bilinen dünya hakkında bilgiler ve haritalar yer alır.

Yayılmacı bir politika izleyen Roma İmparatorluğu döneminde ise coğrafya daha çok askeri amaçlar için kullanılmış, coğrafi şartların savaş üzerindeki etkileri ve yer-hava incelemelerinde bulundular, ayrıca haritacılık askeri alanda geliştirildi.

Yeni Çağ

Çinliler tarafından geliştirilen pusulanın Avrupa’ya gelmesiyle yeni ticaret yolları ve sömürgeler bulmak amacıyla uzak yerlere yolculuklar yapıldı ve böylece yeryüzü hakkında daha geniş bilgiler edinildi.

Bu keşifleri gerçekleştiren Kristof Kolomb, Vasco da Gama, Bartolomeu Dias, Amerigo Vespucci, John Cabot ve Macellan gibi kâşiflerin keşifleriyle çizilen haritalar her geçen gün zenginleşti. Kuzey ve Güney Amerika, Okyanusya adaları, Avustralya, Kuzey ve Güney Kutupları bu dönemde keşfedildi. Dünyanın yuvarlak olduğu, çevresi dolaşılarak uygulamalı olarak ispat edildi.

1570 yılında Anversli Abraham Ortelius ilk yeryüzü atlasını yaptı.

Bu dönemde Osmanlı Devletinde Pîrî Reis; Kitab-ı Bahriye, Kâtip Çelebi; Cihannuma ve Evliya Çelebi; Seyahatnamesi ile coğrafyaya katkıda bulunan Türklerdir.

Yakın Çağ

1700’lü yıllardan sonra coğrafya yöntem ve biçim olarak daha fazla bilimselleşti. Teleskop ve süre ölçerin (kronometre) keşfiyle coğrafi bilgilerin güvenilirliği arttı ve hesap yapmak daha da kolaylaştı. Coğrafi keşiflerden sonra geziler daha çok bilimsel bir hal aldı. James Cook ve Labrador’un çabaları ile Labrador soğuk su akıntısı keşfedildi.

1800’lü yıllara gelindiğinde coğrafya doğa bilimci Alexander von Humboldt ile tarihçi Carl Ritter tarafından akademide ders olarak verilmeye başlandı. Humboldt’un Cosmos (Evren), Ritter’in de Die Erdkunde (Coğrafya) adlı yapıtlarında coğrafya bilgisini düzenli biçimde işleyerek modern coğrafyanın temellerini atılar. Humboldt Akıntısın keşfeden A. v. Humboldt eserlerinde yer şekilleri-iklim-bitki örtüsü arasında bağlantı olduğunu ifade etti.

  • James Cook’un 1772-75 yılları arasında çevresinde dolandığı buzul alanının Antarktika olduğu ancak 1840 yılında anlaşıldı.
  • Günümüzde A. von Humboldt Fiziki coğrafyanın C. Ritter ise Beşeri coğrafyanın kurucusu olarak kabul edilir.
  • Immanuel Kant coğrafyayı; fiziki, matematik, siyasi, ekonomik ve uygulamalı coğrafya olmak üzere beş dala ayırdı.

Ayrıca bakın;

Dış bağlantılar;