Biyoloji ya da canlı bilimi; fiziksel yapıları, moleküler etkileşimleri, fizyolojik mekanizmaları ve evrim dahil olmak üzere yaşamı, canlı organizmaları inceleyen bilm dalıdır. Biyoloji, canlı organizmaları, homeostaz olarak tanımlanan kararlı ve yaşamını sürdürmek için ürettiği veya doşarıdan aldığı besinleri enerjiye dönüştürerek hayatta kalan açık sistemler olarak görür.

Biyoloji sözcüğü dilimize Fransızca “biologie, canlılar bilimi” sözcüğünden geçmiştir. Ancak kelimenin kökenleri Antik Yunana kadar dayanmakta ve Yunancada “bios, yaşam” ve “logia, çalışmak” yani yaşam üzerine çalışmak anlamına gelmektedir.

Tarihçe

Biyoloji ancak 19. yüzyılda tek başına bir bilim dalı olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Ancak biyolojik bilimlerin tıp gelenekleri ve doğa tarihi ile ilgili olanları Antik Yunana dayanır.

Tarihte bilinen en eski medeniyetlerden olarak kabul edilen Mısır, Babil ve Eski Yunan devrinde önemli bilimsel keşifler yapılmış, ancak daha sonra 15. yy’a kadar bilimde duraklama olmuş, eski bilgiler unutulmuştur. Unutulan bu bilgilerin yerini alan dogmalardan birisi olan dünya merkezli evren görüşünü 15. yy’da Nicolas Copernicus çürütmüş, bu görüşün doğru olmadığı, güneşin dünyanın etrafında değil, dünyanın güneş etrafında döndüğünü söylemiştir. Nicolas Copernicus bu savı çürüttükten yaklaşık bir asır sonra Galileo Galilei bu teoriyi daha güçlü olarak savundu ve böylece astronomi biliminin doğuşu başladı.

1685 yılına gelindiğinde Isaac Newton tarafından açıklanan gezegenler ve yer çekimi teorisi fizik biliminin doğuşu olarak kabul edilmektedir. Ancak yeni keşifler bu teori açıklandıktan ancak iki asır sonra gerçekleşmeye başlamıştır. 1858 yılınca Charles Darwin’in doğal seleksiyon yolu ile evrim ve hücre teorisi 1862 yılında ise Lois Pasteur’un biyogenez teorisi ileri sürülmüştür.

Darwin teorisini açıklayan, Türkçesi “Türlerin Orijini/Kökeni” adlı eseri biyoloji biliminde yeni bir çağ başlatmıştır. Copernicus’un teorisi ile insanoğlu kendisini evrenin merkezinde değil, dünya denilen küçük bir gezegende yaşadığını kabullenen insanoğlu Darwin’in teorisinde ileri sürdüğü gibi kendisinin maymun, fil hatta solucanlarla uzaktan da olsa akraba olabileceği fikrini kabul etmekte çok zorlanmıştır. Evrim teorisinin, insanın dini inançlarına, insanlık onur ve haysiyetine indirilmiş bir darbe olarak algılandığı olmuş ve bu teorinin kıvılcımı ile biyoloji alanına ilgi artmış, teoriyi reddetmek ve savunmak için araştırmalara girişilmiştir.


Ayrıca Bakınız;