Edirne, Hadrianopolis ya da Adrianople Savaşı olarak da bilinir. Kaynakların aktardığına göre 9 Ağustos 378 tarihinde, Doğu Roma İmparatoru Valens liderliğindeki bir Doğu Roma Ordusu ve Gotik isyancılar arasında, Roma’nın Trakya eyaletine bağlı ve o zaman ki adı Adrionople olan bugün Türkiye sınırları içindeki Edirne yakınlarında gerçekleşti. Savaş Gotlar için ezici bir zafer ile sonuçlanırken İmparator Vales öldü.
*Bu savaş 5. Yüzyıldan itibaren Batı Roma İmparatorluğunun çökmesine yol açan sürecin başlangıcı olarak kabul edilir.

Savaşı Hazırlayan Nedenler

Milattan sonra dördüncü yüzyılda Asya’dan batıya doğru ilerleyişlerini hızlandıran Hunlar karşılaştıkları yabancı kavimleri de önlerine katıyorlardı. Bunların arasında bir Töton toplumu olarak Gotlar da vardı ve Gotlar Güney Rusya steplerinde İskitlerden, Tatar ve Kazaklara kadar pek çok toplumun atlardan faydalandıklarını gördükleri için zamanla kendileri de atlı ve mobilize bir toplum haline gelmişlerdi. Giderek artarak devam eden Hun baskısı nedeniyle bulundukları coğrafyadan batıya doğru göç ederek Tuna kıyıları civarlarına indiler ve Roma topraklarına yerleşmek için imparatordan izin istediler.
Gotların çiftçi ve kendi ordusunda Roma için savaşacak asker olacağını düşünen Doğu Roma İmparatoru Valens, onların müttefik olarak topraklarına yerleşmelerine izin verdi. İmparatorun izin verdiği topraklara yerleşirken Tuna bölgesi ve civarında, ordu eyalet komutanları Lupicinus ve Maximus’un yaptığı saktekarlıklar ve çıkardıkları birçok zorluklar yüzünden (Romalılar ile anlaşıp Roma topraklarında yaşamaya başlayan Got halkı zamanla Roma asker ve memurlarının baskılarına maruz kaldı. Yerleşme bedeli konusundaki aç gözlülük, Got kadın e kızlarının zorla alıkonmaya çalışılmasına kadar giden Roma baskısı Got’ları Romalılara karşı kışkırtmaya başladı.) Gotlar yapılan zulüm ve baskılara isyan etti.
Gotların İsyanı
Gotlar isyan etti ve bu isyanı bastıramayan İmparator Valens, zamanının batı Roma İmparatoru Gratian’dan savaş için takviye kuvvet istedi. Valens’in birlikleri ve Gratian’ın yardım için gönderdiği kuvvetler ile Gotlar arasında net bir galibi olmayan, Adrianople Savaşı çıkmadan birkaç yıl boyunca karşılıklı çatışmalar yaşandı. Giderek bölge hakimiyetini kaybetmeye başlayan Valens, bölgeyi kontrol altına almak için Suriye’den daha fazla asker getirmeye karar verdi. İmparator yetkilerini ikinci dereceki asker ve görevlilere teslim etti ve bugün Türkiye-Suriye sınırında bulunan Hatay’ın Antakya ilçesine gitmek üzere Konstantinopolis’ten ayrıldı ve e 30 Mayısta Suriye’den getirdiği askerler ile beraber geriye döndü.
Batı Roma İmaratoru Gratian ise Trakya Bölgesindeki mevcut Roma ordularını düzenlemek için İtalya’dan yeni gelen Sebastianus’u atadı. Göreve yeni atanan Sebastianus emrindeki 2.000 civarındaki lejyonerler ile birlikte Edirne’ye doğru yürüdü ve küçük Gotik müfrezelerini pusuya düşürdüler. Aynı zamanda Batı Roma İmparatoru Gratian Alamanni’ye karşı bir zafer kazandı ve hem bu zaferi hem de Sebasianus’un Gotlara karşı başarılarını duyan Valens’in iştahı daha da kabardı. Ordusunu Melantias’tan Adrianople’a getirdi, Sebastianus’un güçleriyle birleşti ve birlikte Gotların üzerine yürüdüler.
Roma ordusu Gotların üzerine giderken Roma Keşif birliği Got savaşçıları hakkında yanlış bir istihbarat vererek düşman sayısını ekseriyeti piyade olmak üzere 10.000 kişi kadar olduğunu bildirdi. Atlı bir kavim olan Gotların süvari güçlerinin ise o sıralarda nerede oldukları halen muammadır. Bazı tarihçiler bu atlıların taktik gereği uzak bir bölgede saldırmak amacıyla bekletildiğini söylerken, diğer bir kısım tarihçi de Got atlıların yağma için başka bir yerde bulunduklarını ifade etmektedir.
Zorlu şartlara rağmen Valens, Roma ordusunun kampını hendek ve sur ile güçlendirdiği Edirne’ye ulaştı.
Savaş
Gratian, İmparator Valens’e savaşa girmeden önce Gratian’dan takviye gelmesini beklemesi gerektiğini söyleyen bir mektup gönderdi. Ayrıca Valens’in danışmanları da takvide kuvvetlerin beklenmeesini tavisye etti ancak Valens beklemeden savaşmaya karar verdi. Kendisinden gayet emin bir biçimde Got’ların üzerine yürümeye başladı ancak hesaba katmadığı birşeyler vardı. Ne Roma Ordusu artık eski güç ve ihtişamındaydı ne de Got’lar ve onlar gibi barbar olarak addedilen kavimler eskisi gibi zırhsız, miğfersiz, zayıf kalkanlarla korunan ve sadece mızrak kullanan toplumlardı. Artık demir kaplı kalkanlar, kısa-uzun delici kılıçlar ve Roma zırhını kolayca delebilen savaş baltaları kullanıyorlardı.
Yüz yüze yapılan muharebelerde Roma piyadeleri artık eski barbar kavimleri yenebilmenin kolay olmadığını anlamıştı. Ayrıca Roma Ordusu geçmişteki türdeş halini kaybetmiş, orduya git gide daha fazla barbar ve köle girmiş, askerler halen cesur olsa da geçmişteki ahenk kaybolmaya başlamıştı.
Roma ordusunun kendilerine doğru geldiğini öğrenen Got lideri Fritigern, Valens’e Trakya civarlarını kendisine vermesi karşılığında barış yapabileceğini bildirdi ancak Valens buna aldırmadı. Bir süre sonra Got’lar Roma Ordusunun ilerleyişindeki ihtişamdan korkarak bu kez de şartsız bir barış teklifinde bulundu. Ancak İmparator Valens bunu korku ve acizlik belirtisi olarak gördüğünden meseleyi kökünden çözebileceği düşüncesiyle Got kampına doğru ilerleyişine devam etti.
Got karargâhı kaager adı verdikleri arabalarla çevrili bir tepede kurulmuştu. Saldırılara karşı tam hazırlık isteyen Got lider Fritigern, Roma saldırısını geciktirmek amacıyla müzakerelere girişti. Kamp çevresindeki bazı tarlaları ateşe verdi ve tam bu esnadaanlaşma için Got kampı yakınlarında bulunan Roma elçisinin korumalarından bir tanesi kampta tehditkâr bir hareketlenme olduğunu düşünerek Got kampına doğru okunu fırlattı. Gotlar aynı şekilde karşılık verdiler ve Romalıları karargahın civarından uzaklaştırdılar. Hızlı bir şekilde geri dönen Romalı askerler diğer piyadelerin de geriye dönmesine neden oldu. Düşmanlarına karşı bilik ve düzen içinde sabırla savaşmalarıyla tanınan Roma Ordusu için bu durum pek alışılmamış birşeydi. Roma sağ kanat süvarileri ileri atılıp Got karargâhı üzerine doğru saldırlar ancak oradaki güçleri aşamadılar.
Gotların Savaş Birlikleri
Bu esnada daha önce nerede oldukları net bir şekide bilimneye çok sayıdaki Got süvari birlikleri ormanlık alandan çıkıp Roma ordusunun sağ kanat süvari ve piyadelerine ani olarak saldırdı ve onları bozguna uğrattı. Got süvarilerinin savaş alanına girdiğini gören Got piyadeleri barikatların arkasından çıkarak Roma askerlerine karşı taarruz başlattılar.
İmparator Valens’in de içinde olduğu birlikleri koruyan birliklerden iki tanesi Got ordusunun ana unsurunu oluşturan süvari biriminin yolunu kesmek için öne çıktı ancak Got atlarının altında ezildiler. Arkasından Got ordusu Roma ordusu sol kanadındaki piyadelere saşdırıp onları kuşatarak merkeze doğru çekilmelerini sağladı. Got süvari birlikleri öylesine etkili olduki Roma askeri unsurları çaresizlik ve şaşkınlık içinde birbirlerine doğru itildiler. Kısa bir süre sonra Roma sol kanadı- merkezi ve yedekleri ayırt edilemez hale geldi. Roma askerleri silahlarını kullanabilecek manevra alanından yoksun kaldılar. Piyadelerin acizliğini gören Roma süvarileri savaşın kaybedebileceğini anlayıp, yavaş yavaş savaş meydanından uzaklaşmaya başladı.
Sonuç
Roma askerlerinin bu durumu daha önce Cannae’de yaşanılana benzerdir. Aynı Cannae’de olduğu gibi, kuşatılıp hareket alanı bırakılmayan Roma piyadesinin hiçbir kurtulma olasılığı kalmamıştı. Got savaşçılarının mızrak ve kılıç darbeleri sonucunda pek çok Romalı asker hayatını kaybederken, az sayıdaki Romalı kaçıp canını kurtarabildi. İmparator Valens de dahil olmak üzere, çoğu Roma subayı ve toplamda 40.000 civarındaki Roma askeri Adrianople’de hayatını kaybetti.
Kaynak ve İleri Okuma İçin;