
Simbiyoz sözcüğü, Eski Yunanca kökenli bir kelimedir ve “birlikte yaşamak” anlamına gelir. Simbiyotik yaşam ise farklı iki organizma arasında karşılıklı (mutualist) veya parazitik olmak üzere her türlü yakın ve uzun vadeli biyolojik etkileşimdir. Her biri simbiyot olarak adlandırılan bu organizmalar aynı türden olabildiği gibi farklı tür canlılar da olabilir.
Simbiyotik etkileşim türleri
Simbiyotik yaşam üç farklı şekilde gerçekleşir.
Mutualizm
Birlikte yaşayan iki canlının da karşılıklı olarak fayda sağladığı simbiyotik yaşam türüdür. Mutualist yaşama örnek olarak geviş getirenlerin rumeninde yaşayan kirpikliler verilebilir; bu canlılar, konağın yediği selülozu, salgıladıkları selülaz ve sellobiyoz adlı enzimler ile parçalayarak sindirir ve çoğalırlar. Çok hızlı bir şekilde çoğalma yeteneğine sahip olan bu canlılar ortalama 24 saat yaşar ve ölürler. Ölen bu canlıların ücutlarındaki azot ve glikojen konak tarafından sindirilmekte ve konak canlı, gereksinimi olan total nitrojenin yaklaşık. 1/5’ini bu yolla temin etmektedir.
Kommensalizm
Simbiyotik yaşamın bu türünde birlikte yaşayan canlılardan biri diğerinin artıkları ile beslenmekte olduğu ancak diğer canlıya fayda veya zarar sağlamadığı yaşam türüdür. Bu tür yaşama verilen en iyi örnek köpek balığıdır. Köpekbalığına tutunan küçük balıklar köpekbalığının yiyeceklerinin artıklarından faydalanır ancak bundan köpekbalığının bu ilişkiden bir karı veya zararı yoktur.
Parazitlik (Asalaklık)
Asalaklık, bir canlının daha büyük bir canlı üzerinde ya da içerisinde yaşadığı, yaşadığı konak canlıya da zarar verdiği bir simbiyotik yaşam türüdür. Önek olarak; insan ince bağırsağında yaşayan Ancylostoma duodenale kan emerek yaşar ve konak canlıya zarar verir.
Ayrıca bakın;