Mantarlar, bitkiler gibi gelişmiş bir kök, gövde ve yaprak sistemi olmayan, klorofil içermeyen ve çoğunlukla çürükçül ya da asalak olarak yaşayan 50 bin kadar türü bulunan canlı grubudur. Bu alemin üyeleri şapkalı mantarlar adıyla anılan, belli bir biçim ve büyüklükteki mantar türlerinden, tek hücreli ve mikroskobik olanlara kadar çok çeşitlidir. Mantarları mikoloji (Yunanca şapka mantar anlamına gelen “mykes” sözcüğünden gelir) bilimi inceler.
Günümüze kadar 50 bin kadar mantar türü tanımlamıştır ancak 100-250 bin kadar çeşidi olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte 500’den fazla soyu tükenmiş mantar türü saptanmıştır. Mantarlar dünyanın her yerine dağılmış canlılardır. Yaşamaları için yeterli nemin olduğu her ortamda; toprakta, havada, suda, hatta bitki ve hayvanların üzerinde bile yaşayabilirler. Bakterilerle birlikte, doğada organik maddelerin temel bileşenlerine ayrışmasında rol oynar; ölmüş bitki ve hayvan kalıntılarının karbon, oksijen, azot ve fosfora yıkılarak toprağa ve atmosfere karışmasını sağlarlar.
Mantarların bir bölümü de doğrudan besin olarak insanlar ve diğer canlılar tarafından tüketilir. Bazı mantarlar sanayide enzim, organik asit, vitamin, antibiyotik, ekmek ve pastacılık ürünlerinin üretiminde kullanılır. Bu tür işlevlerinin yanında mantarların bazı üyeleri bitkilerde ve insanlarda çeşitli hastalıklara, yiyeceklerde küflenme ve çürümelere yol açar; bazıları da zehirlenmelere neden olur.
Mantarların Yapısı
Mantarlar genel olarak miselyumdan(uzun dallanmış iplikçiklerin (hif) oluşturduğu kitleler) uluşan gövdeleriyle ayırt edilir. Hiflerin hücre çeperi oldukça karmaşıktır ve mantarın türüne göre değişiklik gösterir. Pek çoğunun yapısından selüloz benzeri karbonhidrat türevleri olan kitin yada kitin benzeri bileşikler bulunur, hücre çeperleri hiflerin dış çevre ile olan madde alışverişini düzenlemede rol alır.
Üreme
Mantarlar en basit şekilde şapka altında bulunan sporların dağılmasıyla çoğalır; bu ya hif örgüsünün bir bölümünün parçalanması ya da bazı mayalarda görüldüğü gibi tek bir hücrenin bölünmesi biçiminde olur. Özellikle mayalarda görülen bir başka çoğalma yöntemi ise tomurcuklanmadır. Tomurcuklanmada öncelikle ana hücrenin çekirdeği ikiye bölünür, sonra bu hücrelerden biri ana hücrenin yüzeyinde tomurcuklanan bölüme göç eder, diğeri ise ana hücrenin içinde kalır. Böylelikle hücrenin yüzeyinde oluşan küçük tomurcuk zamanla gelişerek hücrenin büyüklüğüne ulaşır ve bu kez de kendisi başka bir yavru hücre oluşturur. Bir zincir şeklinde sürekli devam eden bu olay, tespih tanesi gibi birbirine eklenmiş maya hücreleri ortaya çıkarır. Basit yapılı mantarların büyük bir bölümü bu şekilde eşeysiz olarak ürer.
Mantarların Genel Özellikleri
Mantarların yayılışını ortamdaki nem, sıcaklık ve besin kaynakları önemlidir. Mantarların büyük bir bölümü için toprak ideal bir yetişme ortamıdır ancak bazı sucul mantarlar serin ve temiz suları sever. En iyi büyüme sıcaklığı ise genellikle 20°C ile 30°C arasında değişir.
Mantarların yapısında klorofil taşımaz ve bu sebeple fotosentez yapamazlar. Fotosentez yaparak kendi besinlerini üretemedikleri için besin ihtiyaçlarını doğrudan dışarıdan, yetiştiklerin ortamdaki besinlerden karşılarlar. Ortamdaki besinlerin salgıladıkları enzimler sayesinde sindirimini tamamlayıp daha sonra hif çeperleri aracılığıyla bu sindirilmiş besinleri emerler. Ölü bitki ve hayvan kalıntıları üzerinde yaşayan çürükçül mantarlar, bu maddelerin bozunmasında ve ayrışmasında etkilidir. Asalak mantarlar ise canlı üzerine yerleşerek doğrudan konak canlının besinini kullandığı gibi, canlının hasta olmasına ve ölümüne yol açabilir. En yaygın konak canlılar bitkilerdir ancak basit yapılı hayvanlarda ve hatta insanlarda bile asalak yaşayan mantarlara rastlanır. Kısaca mantarlar;
- Doğadaki madde döngülerinde önemli rol oynar ve ekosistemin devamlılığını sağlar.
- Organik atıkları parçalayarak bitkilerin topraktan su, fosfor ve azot gibi maddeleri almasını kolaylaştırır.
- Bitkileri parazitlere karşı korur.
Mantarlar, doğadaki madde döngüsünü sağladıklarından ve canlıların da hayatlarını sürdürebilmesi için bir şekilde bu maddelere gereksinim duymasından dolayı, yaşamın sürdürülebilmesi için önemlidir. Bakteriler ile birlikte ölen bitki ve hayvanları çürüterek, yapılarındaki organik maddelerin tekrar geriye dönmesini sağlarlar.
Ayrıca mantarlar, hastalıkların tedavisi için kullanılan antibiyotiklerin elde edilmesinde kullanılırlar; örneğin birçok mikrobik hastalıkta etkili olan penisilin, mantarlardan elde edilen bir antibiyotiktir. Antibiyotiklerden başka steroit hormonlar ve birçok vitamin eldesi için mantarlar kullanılır.
Bazı mantarlar insanda ağız ve boğazda, üreme organlarında ve deride enfeksiyonlara neden olurlar. Bebeklerde görülen pamukçuk, saç dökülmesine neden olan saçkıran bu mantarlara örnek olarak verilebilir.
Ayrıca bakın;
Kaynak ve ileri okuma;