I. Bayezid ya da Yıldırım Bayezid, babası Sultan I. Murad‘ın ölümünden sonra Osmanlı Devleti’nin yönetimini devralan hükümdardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun 4. padişahı olan Yıldırım Bayezid, babasının vefat ettiği 1389 yılından 1402 yılına kadar ülkeyi yönetmiştir. Annesi Gülçiçek Hatun’dur.
Sultan I. Bayezid, cesareti ve gözüpekliğiyle ün yapmıştır, bu sebeple kendisine “Yıldırım” lakabı takılmıştır. Edirne’de doğmuş, çocukluğunu Bursa Sarayı’nda geçirmiş, dönemin en büyük alimlerinden dersler almış, gençken Kütahya sancağında valilik yapmıştır. Babası Murad Hüdavendigar’ın vasiyeti gereği 1389 yılında 29 yaşındayken padişah olmuştur.
Sultan I. Murad’ın ölümün üzerine bu durumu fırsat bilen daha önce Osmanlıya bağlılık sözü veren Anadolu’daki Türkmen beylikleri Osmanlılar ile bağlarını koparmak ve eski bağımsızlıklarını elde etmek için harekete geçti. Karamanoğlu Alaaddin Bey, Germiyan Oğlu II. Yakub Bey ve Sivas’ta bulunan Kadı Burhaneddin, taht değişikliğinin yarattığı siyasi karmaşadan yararlanarak Batı Anadolu’daki Osmanlı topraklarına saldırılar düzenledi.
Bunun üzerine Bayezid, 1389-1390 kışında sefere çıkarak, Saruhan, Aydın, Menteşe, Hamid ve Germiyanoğulları topraklarını Osmanlı idaresine bağladı. Önceki uygulamaların tersine, işgal ettiği bölgelerin idaresini doğrudan Osmanlı başkentinden tayin edilen isimlere bıraktı. Böylece sancak teşkilatı uygulaması Anadolu’nun batı kesimine yayıldı. 1390 Mayıs’ında Anadolu seferine devam edip Karamanoğulları üzerine yürüdü. Karamanoğlu Alâeddin Bey tarafından taht değişikliği esnasında ele geçirilen Beyşehir’i geri aldı.

Kronolojik Olarak Yıldırım Beyazid Dönemi
Rumeli Akınları
Denizciliğe büyük önem veren I. Bayezid, 1390 sonbaharında Sakız ve Eğriboz adalarıyla Ege Denizindeki Venedik kıyılarına sefer düzenledi.
1391 yılında Eflak Seferine çıktı ve Eflak ordusunu yendi. Daha sonra Osmanlı Ordu’su Tuna’nın öbür yakasına geçerek Selanik’i aldı.
I.İstanbul Kuşatması (1390-1391)
Dönemin Bizans İmparatoru ölüp yerine oğlu geçince Yıldırım Bayezid İstanbul’a elçiler göndererek; İstanbul’da yaşayan Müslüman bir kadı bulunmasını ve Müslümanların onun tarafından muhakeme edilmesini, eski imparatorun imzaladığı bütün antlaşmalara sadık kalınmasını ve Osmanlı Devleti’ne ger yıl vergi verilmesini, Osmanlı Padişahı istediği anda Bizans Ordusunun birlikler göndererek Osmanlılar için savaşmasını ve İstanbul’da bir cami yapılmasını istedi. İsteklerinin yerine getirilmemesi halinde İmparatorun Sur dışına çıkmamasını söyledi.
Ancak Yeni İmparator, padişahın tekliflerini kabul etmeye yanaşmadı. Bunun üzerine Yıldırım, sefer ilan etti ve İstanbul surlarına kadar olan bütün Rum kasabaları ve köyleri işgal edildi. Böylece İstanbul ilk defa Türkler tarafından kuşatıldı. (1391)
Bulgaristan’ın Fethi (1393)
İstanbul’un kuşatılmasından rahatsızlık duyan Avrupa devletleri, Venedik Senatosu’nu toplayıp (1393) Osmanlılarla savaşmak için bütün Avrupa’ya bir davette bulundu. Macar Kralı, Bulgar Kralı ile anlaştı. Bunun üzerine Bayezid, Bulgaristan üzerine ordusunu gönderdi ve Bulgar topraklarında ilerleyen Osmanlı ordusu, başkent Tırnova’yı kuşattı ve 17 Temmuz 1393’te fethetti. Ardından Tuna sahilindeki Silistre, Niğbolu ve Vidin alındı. Bulgar Kralı yakalanıp Edirne’ye gönderildi. Böylece Bulgaristan tamamen Osmanlı Devleti’nin kontrolüne geçti.
Niğbolu Zaferi (1396)
Bulgaristan Kralı’nın yakalanarak Edirne’ye gönderilmesinden rahatsız olan Macar Kralı, Almanya, Macaristan ve Bohemya’dan asker toplamaya başladı. Hristiyan prens ve krallarına mektup yollayarak yardım istedi. Papa’dan ve zamanın en büyük Avrupa devletlerinden destek aldı.
Avrupa Devletlerinin ordularından oluşan Haçlı ordusu, Niğbolu kalesini kuşattı (1396). Bunun üzerine Yıldırım Bayezid İstanbul Kuşatmasını kaldırarak Niğbolu önlerinde Haçlı Ordusunu yendi.
Mora’nın alınması (1397)
Niğbolu’da Haçlı Ordusunu yenen Bayezid, Yunanistan’a sefer düzenleyerek Atina ve Mora’yı aldı. Daha sonra İstanbul Boğazının en dar yerinde Anadolu tarafında Anadolu Hisarı’nı inşa ettirdi.
Anadolu Seferleri
Niğbolu savaşı sırasında Karamaoğulları’nın Osmanlı karşıtı bir tutum takınması üzerine 1397’de Anadolu’ya geçen Bayezid, Karamanoğlu Alâeddin Bey’i Akçay Savaşı’nda yendi. Karaman beyi, canını kurtarmak için Konya’ya kaçıp kaleye sığınmasına rağmen yakalanarak öldürüldü. Böylece Karaman toprakları, Osmanlı egemenliğine geçti.
1398 yılında I. Bayezid, askerî girişimlerini Orta ve Kuzey Anadolu’ya doğru genişleterek Canik bölgesini ve Kadı Burhaneddin’in elindeki toprakları aldı.
İstanbul’un Yeniden Kuşatılması (1402)
Bu arada Bizanslılar Hıristiyan devletlerden yardım istedi ve Türklere baskı yapmaya başladı. Bizanslıların Boğaziçi ve İzmit Körfezi kıyılarına saldırması üzerine Bayezid 1400 baharında İstanbul’u yeniden kuşattı(1402). İmparator, şiddetini gittikçe artıran Osmanlı baskısı karşısında her an şehri teslim edebilirdi. Ancak bu sırada doğu sınırlarında beliren düşman bir güç Osmanlı hesaplarını altüst etti.
Ankara Savaşı (1402)
Timurlu İmparatorluğu’nun kurucusu olan Timur, büyük bir İslam Devleti kurmak istiyordu. Asya’da büyük bir devlet kuran ve seri fetihleriyle dikkat çeken Timur, 1399 yılında Doğu Anadolu’ya geldi. Aslında Timur, gazi unvanıyla İslam âleminde şöhret sahibi olan Bayezid’in üzerine yürümekte tereddüt ediyordu. Bu yüzden ilk hamle olarak Sivas’a saldırıp kaleyi kuşatmakla yetindi.
Daha sonra büyük bir ordu topladı ve 12 Mart 1402’de Karabağ’dan Anadolu’ya hareket etti. Timur’un ordusuyla birlikte Anadolu’ya girdiği haberini alan Bayezid, silah altına çağırdığı Sırplardan ve himayesi altına almış olduğu Türk Beyliklerinden oluşturduğu ordusuyla Timur’u karşılamak üzere Doğu Anadolu’ya doğru yöneldi. Timur orduları sayı bakımında Osmanlı ordusuna üstün olmakla beraber I. Bayezid, Timur’a karşı gerçekleştirmiş olduğu savaşı kazanmayı düşünüyordu. Çünkü kendi ordusu daha önce Avrupa’nın en elit Haçlı ordusunu yenmişti. Timur ise kendisini savaş sanatının zirvesinde görüyordu. Bu savaşı kazanmakla birlikte, şanına şan katıp, kurmuş olduğu imparatorluğu tehdit edecek hiçbir düşmanı kalmayacaktı ve sırtını sağlama aldıktan sonra kılıcını Çin’e doğru çevirebilecekti.
Bayezid ve Timur arasındaki kaçınılmaz çarpışma, 28 Temmuz 1402 tarihinde Ankara Çubuk Ovası’nda gerçekleşti. Osmanlı sultanı, şahsına bağlı kapıkulu alayları dışında Türkmen beyliklerinden gelen süvari birlikleriyle yardıma gelen bir miktar Tatar savaşçısını komuta ediyordu. Sırp Stefan Lazareviç ve Tesalya’dan gelen Ulahlar Osmanlı saflarındaydı. Timur’a sığınmış olan Aydınoğulları, Menteşeoğulları, Germiyanoğulları, Saruhanoğulları gibi Anadolu Beyliklerinden oluşan tümenler ise Timur’un ordusunun sağ kanadında yerlerini almışlardı. Savaş, bir tam gün sürdü. Timur’un ordusunda bulunan eğitimli savaş filleri, ortalığı toza dumana boğduklarından son ana kadar savaşın kimin lehine geliştiğini anlamak mümkün olmamıştı. Türkmen beylikleri arazisinden gelenler, eski efendilerinin düşman orduda yer aldığını düşünerek çarpışmalara katılmadan çekildiler. I. Bayezid tutsak düştü.
Ankara Savaşı, Bayezid’in saltanat yılları boyunca kazandığı her şeyi bir günde yok etti. I. Bayezid, geniş toprakların tek başkentten yönetilebileceği merkezî bir devletin altyapısını kurmaya çalışmıştı. Sonuçta Osmanlı Devleti’nin sınırları 1389’daki haline geri döndü. Türkmen beylikleri yeniden kuruldu. I. Bayezid’in hayalini kurduğu merkeziyetçi yapı bir anda paramparça olurken şartların yeniden olgunlaşması için yarım asırlık bir zaman geçmesini beklemek gerekecekti. Yıldırım Bayezid tutsak düşmesinden yedi ay kadar sonra 43 yaşında vefat etti.
Kaynak ve ileri okuma için;
- Academia.edu Osmanli Kurulus Donemi 1299-1421 pdf
- I. Bayezid – Vikipedi (wikipedia.org)
- Ankara Savaşı | Tarihi Olaylar