Tanım olarak resesyon, bir ülkenin ekonomisinin en az iki çeyreklik (altı ay) dönemde üretimde ve ekonomik büyümede negatif bir büyüme (küçülme) oranına sahip olduğu bir ekonomik durgunluk dönemidir. Ekonomik durgunlukta, işsizlik oranı artar ve piyasada mala olan talep düşer, ekonomik aktiviteler yavaşlar.

Bir ekonomi resesyona girdiğinde, büyüme yavaşlar veya duraklar, işletmeler üretimi azaltır, işsizlik artar ve tüketici harcamaları düşer. Aynı zamanda, finansal piyasalarda belirsizlik artar ve varlık fiyatları düşebilir.

Resesyonların Nedenleri

Resesyon, ekonomik aktivitenin genel olarak azaldığı, üretim ve istihdamın düştüğü, genellikle ülke çapında yaşanan bir durgunluk dönemidir. Resesyonun nedenleri karmaşık ve çok yönlü olabilir.  Bu nedenlerden bazıları;

  1. Düşen Talep: Tüketici ve işletmelerin harcamalarının azalması, ürün ve hizmet talebinin düşmesine, dolayısıyla da üretimde azalmaya neden olur.
  2. Finansal Krizler: Büyük ölçekli finansal krizler, banka iflasları, borç krizleri gibi faktörler ekonomik güveni sarsabilir, finansal piyasaları kararsızlaştırabilir ve yatırımcıların riskten kaçınmalarına yol açar.
  3. Faiz Oranları ve Kredi Koşulları: Yüksek faiz oranları, kredi koşullarının sıkılaşması veya finansal kurumların likidite sorunları ekonomik aktiviteyi olumsuz etkiler. Bu durum işletmelerin yatırımlarını ve tüketicilerin harcamalarını azaltır.
  4. Dış Ticaret Sorunları: Dış ticaretteki daralma veya ticaret savaşları, ürün ihracatının ve ithalatın azalmasına neden olarak ekonomiyi olumsuz etkiler.
  5. Enerji Fiyatları: Yüksek enerji fiyatları, işletmelerin üretim maliyetlerini artırabilir ve tüketici harcamalarını azaltabilir.
  6. Mali Politika Değişiklikleri: Hükümetin mali politikasındaki değişiklikler, vergi politikası ve kamu harcamaları gibi faktörler, ekonomik aktiviteyi etkileyebilir. Sert mali kısıtlamalar ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir.
  7. Jeopolitik Faktörler: Savaşlar, terör saldırıları ve diğer jeopolitik belirsizlikler, ticaret ve yatırımı olumsuz etkileyebilir.
  8. Doğal Afetler: Büyük ölçekli doğal afetler, üretim tesislerini, altyapıyı ve ekonomiyi tahrip edebilir.
  9. Teknolojik Değişim: Teknolojik değişimler, bazı sektörlerde verimliliği artırabilirken, bazı sektörlerde de işsizliği artırabilir ve ekonomik yapıyı değiştirebilir.
  10. Kitle Psikolojisi: Ekonomik belirsizlik veya kötümserlik, tüketici ve işletmelerin harcamalarını kısmalarına neden olabilir.

Bu nedenler genellikle resesyonun ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir. Ancak her resesyon durumu benzersizdir ve birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle meydana gelebilir.

Resesyondan Çıkma Yöntemleri

Resesyonun üstesinden gelmek ve ekonomiyi toparlamak karmaşık ve çok yönlü bir süreçtir. İşte resesyondan çıkmanın bazı yaygın yöntemleri:

  1. Mali Teşvikler: Hükümetler, ekonomiyi canlandırmak ve talebi artırmak için vergi indirimleri, teşvikler ve kamu harcamaları gibi mali önlemler alabilir. Bu tür mali teşvikler, tüketici harcamalarını ve yatırımları artırarak ekonomik büyümeyi teşvik edebilir.
  2. Para Politikası: Merkez bankaları, faiz oranlarını düşürerek kredi maliyetini düşürebilir ve ekonomik aktiviteyi canlandırabilir. Daha düşük faiz oranları, tüketici harcamalarını ve işletme yatırımlarını artırabilir.
  3. Finansal Düzenlemeler: Bankacılık ve finansal sistemde düzenlemeler ve denetlemeler, finansal istikrarı sağlayabilir. Bu, finansal krizlerin yayılmasını sınırlayabilir.
  4. Altyapı Yatırımları: Hükümetler, altyapı projelerine yatırım yaparak istihdamı artırabilir ve ekonomik büyümeyi destekleyebilir. Altyapı yatırımları, uzun vadeli büyümeyi teşvik edebilir.
  5. Eğitim ve Beceri Geliştirme: İş gücünün becerilerini artırmak, ekonomik büyümeyi sürdürülebilir kılabilir. Eğitim ve beceri geliştirme programları, işsizliği azaltabilir ve rekabet gücünü artırabilir.
  6. İhracat Teşvikleri: İhracatı teşvik eden politikalar, uluslararası pazarlarda rekabet gücünü artırabilir ve dış ticaret dengesini iyileştirebilir.
  7. İnovasyon ve Teknoloji: Yenilikçilik ve teknolojik gelişmeler, üretkenliği artırabilir ve yeni iş fırsatları yaratabilir. Araştırma-geliştirme yatırımları ve yenilikçi projeler, ekonomik büyümeyi destekleyebilir.
  8. Kamu-Özel İşbirliği: Kamu ve özel sektör arasındaki işbirliği, büyük projelerin hayata geçirilmesini kolaylaştırabilir ve ekonomik aktiviteyi artırabilir.
  9. Eğitim ve Kamu Hizmetleri: Hükümetler, insan sermayesi geliştirmek için eğitim, sağlık ve kamu hizmetlerine yatırım yapabilir. İnsan sermayesi, uzun vadeli ekonomik büyümenin temelidir.
  10. Sektörel Destekler: Belirli sektörlerde yaşanan sorunları çözmek için sektörel destekler ve düzenlemeler uygulanabilir.

Resesyondan çıkmak için her ülke ve her dönem için en uygun yöntemler farklılık gösterebilir. Ekonomistler, politika yapıcılar ve hükümetler, tüm bu faktörleri dikkate alarak uygun ve etkili politikalar geliştirmeye çalışır.

Tarihte Resesyon

Tarih boyunca birçok resesyon yaşanmıştır. İşte tarih boyunca öne çıkan bazı resesyon örnekleri:

  1. Büyük Buhran (1929-1930’lar): 1929 Wall Street çöküşü ile başlayan bu dönem, tüm dünyayı etkileyen ciddi bir ekonomik krizdir. İşsizlik oranlarının artması, üretimin düşmesi ve ticaret hacminin daralması gibi etkilerle karakterize edilir.
  2. Enflasyon Krizi (1970’ler): 1970’lerin ortalarında enerji fiyatlarının yükselmesi ve yüksek enflasyon oranları nedeniyle birçok ülke resesyon yaşamıştır. Petrol krizi, bu dönemde ekonomik durgunluğu tetikleyen etmenlerden biriydi.
  3. Finansal Kriz (2007-2008): 2007-2008 yıllarında patlak veren mülkiyet balonları ve mortgage krizi, birçok finansal kuruluşun çökmesine ve küresel çapta ciddi bir ekonomik krize neden oldu.
  4. COVID-19 Pandemisi (2020): 2020 yılında dünya genelinde COVID-19 pandemisi nedeniyle birçok ülke resesyon yaşamıştır. Pandemi önlemleri kapsamında alınan kısıtlamalar, işletmelerin kapanması, uluslararası ticaretin azalması gibi etkiler ekonomik aktiviteyi olumsuz etkilemiştir.
  5. Asya Mali Krizi (1997): 1997 yılında Asya ekonomileri, mali krizle karşı karşıya kaldı. Özellikle Tayland, Endonezya ve Güney Kore gibi ülkelerde finansal sorunlar yaşandı. Bu kriz, bölgedeki birçok ekonomiyi olumsuz etkiledi.
  6. İkinci Dünya Savaşı (1939-1945): İkinci Dünya Savaşı, birçok ülkenin ekonomisinin büyük ölçüde tahrip olduğu bir döneme denk gelir. Savaşın sona ermesinin ardından ülkeler yeniden yapılanma sürecine girmek zorunda kaldı.
  7. Petrol Krizi (1973): 1973 yılında Ortadoğu ülkelerinin petrol ihracatını kısıtlaması, petrol fiyatlarının yükselmesine neden oldu. Bu durum, birçok ülkede enflasyon ve işsizliği artıran bir ekonomik durgunluğa yol açtı.

Bu örnekler, tarih boyunca yaşanan resesyonların çeşitliliğini ve farklı nedenlerini göstermektedir. Her bir resesyon dönemi, ekonomik, sosyal ve siyasal faktörlerin bir araya gelmesiyle şekillenmiştir.


Konuyla ilgili;

Dış bağlantılar;