Narsizm ya da Türkçesi ile özseverlik, bir kişinin kendi bedensel ya da zihinsel benliğine karşı duyduğu aşktır; kişinin kendisine duyduğu hayranlık ve bağlılıktır. Bu özellikleri taşıyan kişiler de narsisttir. Kelime köken olarak Yunan mitolojisinde bir kahraman olan Narkissos dan gelir, aynı Narkissos adını narkoza ve bir çiçek ailesi olan nergisgillere de vermiştir.

İleri boyutlarda kendisin seven, adeta kendisine aşık olan bu kişilere tıpta narsistik kişilik bozukluğu tanısı koyulmaktadır. 1800’lü yılların ünlü nörologu Sigmund Freud narsizmi “dış dünyadana soyutlanan libidonun (cinsel enerji) egoya (ben) yönlendirilmesi” şeklinde açıklamıştır.

Aslında belirli bir ölçüde Narsizm, insanın yaşamını sürdürebilmesi için gereklidir. Kişinin narsizmi toplumu ve en önemlisi kendi akıl sağlığı için belirli oranda değilse kişi nevroz, paronoya gibi psikiyatrik rahatsızlıklarla karşılaşabilir.

Narsizmin en net örnekleri Roma Sezarları, Mısır Firavunları, dikdatörler gibi çok güçlü kişilerdir. Bu tür insanlar kendi gözlerinde adeta nefes alan yeryüzü tanrıları gibidirler. Bir kişi ya da farklı herhangi bir canlının yaşamı ya da ölümü gibi temel doğa olaylarında bile bir tek cümle ile karar verip kişiyi idam ettirebilirler. Bu kişilerin en büyük korkuları ölüm, güç kaybı ve etrafındaki herkesin kendilerine düşman olmasıdır. Güçlerinin ve şehvetlerinin adeta sınırı yokmuş gibi davranarak sayısız insan öldürüp, sayısız saraylar kurarak adeta ölümsüzmüş gibi davranırlardı. Dış dünya “ben” olmadığı için, narsisist kişi dış dünyayı anlayamaz/algılayamaz ve bu durum kişide korku yaratarak kişinin gitgide daha yıkıcı, daha yalnız ve korkak olmasına sebep olur. 

 Narisstik kililik bozukluğu olan kişiler, başkalarının duygu, düşünce ve isteklerine gereken ilgiyi göstermeyen kişilerdir. Plan ve hedeflerine ulaşamadıklarında ya da bulundukları ortamda bekledikleri ilgiyi göremediklerinde psikolojik açıdan aynı Narkisso gibi hissederler. Sanki dünya kendilerinin etrafında dönüyormuş gibi hareket ederek her şeyin kendi amaçlarına hizmet etmesini isterler. Farklı fikir ve hareketler ancak kendi amaçlarına hizmet ediyorsa vardır, fikirler kendi amaçlarına hizmet etmiyorsa bunlar tahammül edilmez düşüncelerdir. Kendi plan ve hedeflerine ulaşamadıklarında öfkelerine hakim olamaz, saldırganlaşır, çöker hatta psikolojik travmalara girerler.


Dış bağlantılar;