Liberalizm, bireylerin özgürlüğünü savunan bir felsefe ya da dünya görüşüdür. Liberalizmin hareket noktası yada temel kabulleri öncelikle aklın öne çıkarılması, bireyciliğin temel alınması ve özgürlük düşüncesidir.  Liberal görüşü savunanlar genellikle ifade ve inanç özgürlüğü, basın özgürlüğü, serbest ticaret, sivil haklar, laik devlet, çoğulcu demokrasi ve özel mülkiyet gibi fikirleri destekler.

Liberalizm teriminin kökeni Rönesans’a dayanmakla birlikte ilk kez 19. yüzyılda siyasi terminolojiye yerleşmiştir. 18. yüzyılın ortalarına doğru siyasete iyice yerleşmiş, fransızca “laissez faire laissez passor”  ifadesinin yerini alarak ifade ve düşünce özgürlüğünü, üretim araçlarının özel mülkiyet konusu oluşunu ve serbest ticareti savunanları adlandırmak için kullanılan bir etiket haline gelmiştir.

10. yüzyıldan başlayarak gelişen ticaret ve sanayi, varlıklı yeni bir toplumsal sınıfın (kent soylularının) doğmasına neden olmuştur. Dönemin kent soylularının gelişmesine en büyük engel ise toprak soylularının doğuştan sahip oldukları hukuksal ayrıcalıklardır; önemli siyasal, askeri, yönetim ve dinsel görevler toprak soylularının elindeydi. Liberalizm, Avrupa toprak soyluları (Aristokrat) ile kent soyluları (Burjuvazi) arasındaki bu çatışmaya paralel olarak doğmuştur.

Liberalizm, sanayi inkılabıyla birlikte gelişmeye başlayan İngiltere’de dikkatleri çekmiş, Liberal Parti kurulmuş, liberal iktisatçılar  ünlenmeye başlamıştır. Dönemin ünlü liberal iktisatçıları arasında Adam Smith, Davit Ricardo, Joremy, Bathum ve John Stuart Mill yer almaktadır.

Liberal düşünceye göre devlet ülkeye ekonomik anlamda devlet tarafından hiç bir müdahale yapılmamalıdır. Devlet eliyle yapılacak müdahaleler bireylerin özgürlüklerinin kısıtlanmasına ve bir takım bireylerin (devlet görevlileri) başkaları üzerinde baskı kurmasına neden olacak bunun sonucunda da toplumsal çatışma ortamı ortamı egemen olacaktır.


İleri okuma;

Ayrıca bakın;