Bir edebiyat terimi olarak destan “tarih öncesi tanrı, tanrıca, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları konu alan şiir, epope” anlamına gelir. Manas, Şehname, İlyada, Kalevala birer destan örneğidir. Destanların kahramanları toplumu yöneten kişiler ya da destana konu olan savaşlarda sivrilen kahramanlardır.

Destanlar, geçmiş zamanlarda yaşamış insanların inanışlarını, yaratılış ve varoluş konularındaki düşüncelerini yansıtır. Ayrıca toplumların geçmişlerine ilişkin bilgileri de içeren destanların kahramanlarının olağanüstülüğü ve serüvenlerinin gerçek dışı olması, onların gerçeklerden kaynaklanmadığını göstermez. Konu açısından destanın temeli savaş, deprem, salgın, yiğitlik olayları, eşkıyaların serüvenleri, güldürücü konular, toplumsal yergi ya da eleştiri, çevrede yankı uyandıran olaylar gibi belirli bir olaya dayanır.

Günümüzdeki destanların yazıya geçiriliş tarihleri M.Ö 2000’li yıllara kadar dayanır. Bilinen destanların en eskisi ve Sümer-Akad-Babil uygarlığının ürünü olan, çiviyazısıyla pişmiş çamur tabletlere geçirilen Gılgamış Destanı’dır. Destanın kahramanı olan Gılgamış, Uruk kentinin beyidir. Gılgamış’ın serüvenleri destan türünün bütün ana özelliklerini taşır. Yunan sitelerinin Troya (Truva) kentini ele geçirmek için giriştikleri savaşları konu alan İlyada ile Troya’nın yıkılışından sonra yurduna dönmek üzere yola çıkan İthake kralı Odisseas’nın (Odyseus) serüvenlerini anlatan Odysseia destanları ise yazılı destan türünün en iyi örnekleri olarak kabul edilir.

Destanlar sözlü anlatıma dayanır ve epik şiirin en yetkin örneği sayılır. Anlatım türü olarak şiirin seçilmesi, destanların kolayca ezberlenmesini ve akılda kalmasını, günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır. Böylece destanlar zaman içerisinde gelişmiş, zenginleşmiş ve anonim bir nitelik kazanmıştır.


Ayrıca bakın;

Kaynak ve Dış Bağlantılar;

Etiketli