Akıncılar, Osmanlı Devleti askeri teşkilatında, sınır bölgelerinde düşman memleketlerine ani baskınlar düzenleyerek yıpratma harekâtında bulunan hafif süvari gruplarıdır. Akıncılar akın yapmakla kalmayıp, aynı zamanda düşmanın durumunu, yolları ve kuvveti hakkında bilgi toplayarak istihbarat görevini de yerine getirirdi. Akıncılık babadan oğula geçerdi ve sadece Türklere has bir askeri birlikti. Bu birlikler günümüzdeki komando birliklerine benzetilirler.
“Akıncı” sözcüğü köken olarak Türkçedir. Sözcük “ak-” fiilinden gelişerek “-n” ve isimden isim yapım eki “+cı” bir araya getirilerek türetilmiş, “ak-” fiilinin “art arda ve toplu olarak gitmek” akın etmek, istilâ etmek, hücum etmek gibi anlamlarından kurulmuştur.
Akıncılar savaş zamanında ordudan yaklaşık 4-5 günlük mesafede önde giderek keşif kolu hizmetini üslenir, düşman arazisini dolaşıp, orduya yol açar ve kurulması muhtemel olan pusuları ani ve süratli hareketleri ile bozarlardı. Bundan başka ordunun yolu üzerindeki hububatı muhafaza ederek, yerli halktan aldıkları esirler aracılığıyla düşman hakkında haber toplayarak ve köprü, geçit gibi yerleri emniyet altında tutmak da esas görevleri arasındaydı.
Devlet tarafından akıncıların isim, eşgallerini içeren havi defterler tutulurdu. Her akın sonrası şehit ve gazi olanların yerine çevik, iyi süvari ve kuvvetli gençler akıncı olarak kaydedilirlerdi. Bir akıncı, kanun üzere öncelikle babası akıncı olanlardan tercih edilirdi.
Akıncıların belli bir maaşı yoktur. Elde ettikleri ganimetin 1/5’ini (Pençik resmi olarak) verdikten sonra, kalanla geçimlerini sağlarlardı.
Ayrıca bakın;