Mecaz-ı Mürsel ya da Ad Aktarması bir sözcüğün benzetme amacı gütmeden başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır. Ad aktarması iki nesne ya da kavram arasında çeşitli ilişkiler kurulmasıyla oluşur. Neden yerine sonucun (bereket yağdı gibi), içindeki yerine kabın (yemeğin altını yaktık gibi); özel yerine genelin (aslan yerine hayvan gibi), soyut kavram yerine somut adın gözümden düştü gibi), yapıt yerine yazar adının (Suç ve Ceza okuyorum demek yerine Dostoyevski okuyorum demek gibi) kullanıldığı çeşitli türleri vardır.

Mecaz-ı mürselin iki belirgin özelliği vardır; benzetme gayesinin güdülmemiş olması ve kelimenin sözlük anlamının dışında mecaz anlamda kullanılmış olması gerekir.

  • Tanıdığım kadarıyla evine son derece bağlı bir insandır. (Sonuçta evine iple bağlı birisi değil, eşine ve varsa çocuklarına sevgi ve saygılı olarak kullanılmıştır.)
  • Bu şampiyonluk sayesinde bütün Türkiye bizimle gurur duyuyor. (“Türkiye” sözcüğüyle Türkiye’de yaşayan insanlar kastedilmiştir.)
  • Zaman durmadan akıp gidiyor. (“Akmak” sözcüğü burada mecazlıdır. “Akıp” sözcüğü burada “geçip” sözcüğünün yerine kullanılmıştır.)
  • Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl. (“Nazlı hilâl” ile burada Türk bayrağı kastedilmektedir.)
  • Son günlerde Dostoyevski okuyorum. (Dostoyevski derken eserleri kastedilmiştir.)

Ayrıca Bakın;